7 Kasım 2023 Salı

Hayat Bayram Olsa

  <script async src="https://pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js?client=ca-pub-4847011426389780"

     crossorigin="anonymous"></script>  

 

Evet dostlar, 

En son paylaştığımız yayından sonra, Atatürk'ün kaleme aldığı Din ve Laiklik Üzerine kitabı, Mevlana'nın yazdığı Fihi Ma Fih kitabı ve İbn-i Sina'nın yazdığı Hayy Bin Yakzan (Keşifler) kitaplarını sipariş vermiş bulunmaktayım...

Şimdi 12 sayfa kadar Nutuk okuduktan sonra, 6 sayfa kadar da Divan-ı Kebir okuduktan sonra, şimdi de biraz Sorgulanan Uzay ve Zaman'ı okuyalım...

Sadece beynimizdeki sıkıntılar yolumuza engel, 3-4 saat kadar uyuduğumuz için oluyor belki de biraz..

Güzel bir kahve yaptık... :)

Biraz da Şenay'ın şu güzel müziği...

Kahveyi bitirmedik, uyandıktan sonraya bırakacağız. 14 sayfa kadar da Sorgulanan Uzay ve Zaman kitabını okuduk ve 29. sayfaya ulaştık. Şimdi 10.30'a kadar uyku saat 8.11... :)

Uyuyamadık dostlarım sadece 8.25'e kadar uzandık. Uykumuz tam gelmemiş... Kahvemizi içelim... Müzik dinleyip rahatlayalım...

Daha ders de çalışacağız nasipse, kısmetse oyunla da ilgileneceğiz ikindiden sonra belki de...

Ama şimdi, ne okusak ne okusak?? Biraz manevi olmalı okuyacağımız şey ama çok yoğun olmamalı, çünkü başımız ağrıyor... Kütüphaneye bir göz atalım...

Buldum, romanlaştırılmış bir Musa öyküsü... Esaretten Kurtuluş Gerald Messadie'den.. 72. sayfada kalmışız en son, 1 sayfa geriden başlayarak okuyalım biraz... :)

Arkaya da roman okuma müziği...


Evet dostlar, 90. sayfaya kadar okuduk... Şimdi de Paulo Coelho'dan Kazanan Yalnızdır romanına göz atalım.. Onda da 65'te kalmışız... Vazgeçtim bu kitabı okumaktan, biraz derslere de yönelik Yeni Başlayanlar İçin Java kitabına bakalım :)

Evet bir ara belirtmişiz daha önceki yazılarda sayfa 227'de kaldık ancak gündem değişmişti devam edememiştik. Şimdi sayfa 241'e geldik... Yani getter ve setter metodlar... :)

Daha bizimkiler yeni uyandı, şimdi bir şeyler yiyelim en iyisi... Sonra çalışmaya devam.. :)

Evet dostlarım, kahvaltıyı çoktan yaptık, kahvemizi yudumluyoruz, önceki soğumuştu...

Sayısal Tasarım dersini de izledik 7. haftayı... :)

Şimdi sırada Nesnel Tasarım ve Programlama dersi var 5. ve 6. haftalar... 
Ancak öncesinde biraz kitap... Tehlikeli Oyunları okumaya devam edelim bakalım.. Yazılanlar bazen saçma da gelse hoşuma gidiyor okumak... Bir de başladığım kitapları bitirebilmek için... :)

Evet dostlar, Tehlikeli Oyunlar gitgide güzelleşmeye başladı... Sayfa 84'ten 108'e geldik. Biraz Tutunamayanlar'ı andırıyor..

Şimdi bir gayretle abdest alma ve dünkü ve bugünkü ibadetleri yapma zamanı... Vird yok bu sefer belki kısa vird... Haydi vira bismillah... :)

Evet dostlarım, bugün biraz uyuduk ve namazlara akşam vaktinde başlayıp, bugünlük ve dünlük geçmişleri de eda edip yatsıya bağladık... 

Kötüler varsa iyiler de var. Sahtekarlar varsa, yiğitler de var... Hakk'ın hühmü her zaman galip gelecektir... 
:)

Şu aşina olduğunuz şarkı bir daha MFÖ'den geliyor...


 Evet dostlar şimdi hangi kitabı okusak acaba? Önümüzde Oğuz Atay'ın Tehlikeli Oyunlar'ı ve Sadi Şirazi'nin Bostanı var... Ama Hak bizim hatırımıza Hazreti Süleyman'ın Meselleri kitabını getiriyor ancak biraz başımızda sıkıntı varken o kitap bize ağır gelir... Biz bu üç kitabı da atlayalım, bunların yerine hatırımıza birden gelen Salah Birsel'in İstanbul-Paris isimli kitabına göz atalım..

Usta yazar Salah Birsel, kitapları çok dolu, ama biraz ağır akıyor gibi... Bu kitapta da içinde bazı hikayeler var. En son sayfa 58'de kalmışız, kitap 261 sayfa... Kahveler Kitabı, Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu ve Boğaziçi Şıngır Mıngır da var bizde... Onları da ömrüm olursa tamamlamalıyım... :)
 
Boğaziçi dedik de eski okulumuzdan da bir post atalım, iyi kötü günlerimiz geçti orada... Hak nasip ederse bir gün döneriz... Ya nasip...
 

Evet dostlar, şimdi biraz kitabı müzik eşliğinde okumaca çayla...  

Cihan Şampiyonu Kara Ahmet'in öyküsünü dinledik... Kendinden uzun ve iri Fransız Paul Pons'u 3 defa yenmiş...
Sanki canlı bir güreş müsabakası izlemişiz gibi okuduk... Sayfayı da 71 yaptık ve öykü tamamlandı... :)

Yazar çok bilgili biri, şimdi de Boğaziçi Şıngır Mıngır'dan bir öykü okuyalım.. En son İnce Saat öyküsünde kalmışız sayfa 207... :)

Bu öykü de çok güzeldi. Eski İstanbul'u, daha çok sosyetesini anlatıyor kitap. Boğaz hattını, yalıları, konakları, eski hikayeleri... Harika bir anlatım gücü, sevdalar, kalburüstü kişiler vs... 217'de kaldık. Gaddar Aliço öyküsü bir başka bahara nasipse...
Biraz ruhumuza gelen şu ilhamla şu müziği açalım... 
 

Evet dostlar, gene Salah Bey Tarihi'nden bir kitap seçelim, Kahveler Kitabı olsun ismi. En son kaldığımız Üsküdar Kahveleri öyküsünü 2 sayfa geriden alıp okuyalım başından... Yanında da iki buçukunca fincan kahvemiz ile tabiiki...(nescafe sütlü) Haydi yapalım... Bize bu güzel ömrü veren Mevla'ya hamdolsun...  :)

Fincan dedik de kupaya yapmak nasip oldu. Üstelik SMMM kupası yani mali müşavirlik stajyerliği... :)
O iş de yarım kaldı. Ya dosyamı yaksınlar, ya da ben bir part-time muhasebe staj işi bulayım da stajı tamamlayayım.. Daha 245 gün kadar daha (tabii ki yüksek lisans mezuniyetimi bildirirsem) yapmam gerekir stajı. Dosyamı da yakmıyorlar öylece yarım duruyor... En iyisi uğrayayım şu muhasebe odasına bir gün... Öğreneyim durumu, staj yeri ayarlayabilirler mi yoksa dosyamı mı yakarlar sorayım... :)

Bu kitapta da sayfa 69'a geldim. Yazar kahveyi tanıtıyor ve eski İstanbul'daki kahvehaneleri anlatıyor...
Benim de gitmekten hoşlandığım bir kahve vardı. O da cihangirdeki kahveydi yani Firuzağa Kahvesi..
Kendine has bir havası vardı oranın... İnsanın içine huzur ve özgürlük dolar orada...

Şu an İstanbul'da yaşamıyorum ama tekrar yaşayacak olsam, gideceğim favori mekanlardandır... Kahvemiz daha bitmedi... Ama hazır konu Cihangir'den açılmışken biz rotamızı Salah Bey Tarihi'nin bir başka kitabı olan Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu'na kaydıralım... :)

Çok güzel bir şiir kitapta geçen Halit Asım isimli bir ozandan. Adı da...
 
 "Bir Köşe"
Dört resim satınaldık,
Duvara çiviledik ömrümüzü.
Birisinde akşam oluyor;
Taşları kızıl bir mezarlık,
Mezarlıkta yürüyen  bir ihtiyar...
Birisinde şarkı söylüyor balıkçılar...
Ve ben bugün hissediyorum dostlardan habersiz,
Resimdeki ihtiyara gizlice küstüğünüzü.
Birisinde vakit sabahtır,
Denizi seyreden iki çocuk,
Çocukların gözlerinde "uzak!"
Uzakta hayal ettiğimiz yaşamak!
Birisinde muhteşem bir yalnızlık
Ve uykuma musallat olan bir deniz var.
Dağıtırız bu dört resimde hüznümüzü,
Şarkılar kayıkları doldurur,
Ufuk kokulu çocuklar gündüzümüzü,
İhtiyar çok yaşayacak;
Ve biz bir dua gibi bırakacağız,
Kendi denizimizden şikayetçi.
Dört resim satınaldık,
Bu dört resimdir Allah'ın memleketi...
 
 
Yorumum:
Efsane şiirmiş, ihtiyara Allah uzun ömür versin ve şairine Allah rahmet eylesin... :)
 
Bu son kitapta da sayfa 84'e geldik..
 
Beynimizde hafif sıkıntı ve psikoz varken yoğun dini/tasavvufi kitapları inceleyemiyoruz. Bilim de aklımız almıyor böyle durumlarda...
 
En iyisi dost Mevlana'nın şiirlerine dönmek. Divan-ı Kebir'in 8 cildini de bir kez okuduk ve 6. ciltteki söyleceyeceğimiz yere kadar olan ciltleri ve şiirleri de ikinci kez bir daha okuduk söylediğimiz gibi...
 
Mevlana İş Bankası Kültür Yayınları Divan-ı Kebir VI. Cilt sayfa 178'de kalmışız... Uyumadan birkaç şiir daha okuyalım... 

Sayfa 192'ye geldik... Şimdi dosttan aldığımız öğütle biraz Kuran okuyalım abdest alıp uykuya yenilmeden... :)
 
Araf Suresini tamamladık Allah'ın izniyle... Gece gündüz Hakk'ı tesbih etmemiz gerektiğini okuduk ve gafil olmamız gerektiğini... Biz genelde gündüzleri tesbih ediyorduk, bundan sonra bir de gece virdi yapalım inşallah... :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Merhaba 6 Ekim

 Merhaba dostlarım, 6 Ekim 2024 Pazar gününe girmiş bulunmaktayız... Yaklaşık 25 dakikadır C++ çalışıyordum. Oyun işinde acele etmeyeceğiz.....