9 Ocak 2024 Salı

Konfüçyüs Gibi Bir Bilgeden Öğretiler

<script async src="https://pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js?client=ca-pub-4847011426389780"

     crossorigin="anonymous"></script>  

 Merhaba dostlarım,

Size biraz Konfüçyüs'ten bahsedeceğim...

Belki sonra da Mevlana'dan... Mevlana ne demiş: "Hır gürü savaşı bırak... Herkesle anlaş herkesle hoş geçin..."

Ancak öncelikle size biraz Konfüçyüs'ü anlatayım müsaade olursa... :)


Konfüçyüs'ü anlatan bir güzel felsefe kitabından altını çizdiğim önemli yerleri tüm dünya ile paylaşıyorum arkadaşlar izninizle... :) Bilgi paylaşıldıkça çoğalır... :) Yayınevi ya da yazar telif isterse de vermeye hazırız eğer çok bir miktar değilse... Bu güzel özet bilgileri tüm denk gelenler öğrenmeli... :) Yalnız benim siteme çok az insan giriyor, pek tanıtım yapmadım... :)

--------------------------------------------------------------------------------------------

Nereye giderseniz gidin ama tüm kalbinizle gidin...

"Kötülük olmasın düşüncelerinizde."

Yüksek bir dağın eteğinde yıllarını geçiren insana dair bilgelik tanımı yoktur. Bilgelik insanlarla temastayken kendini tanıma erdemidir. Yalnızlığını sevme, ilişkilerini yönetme ve mutluluğa dokunan tarafını keşfetme halidir.

Konfüçyüs, milattan önce 551 yılında Çin'in Lu (şimdiki adıyla Şantung) Eyaleti'nde dünyaya geldi. Hırıstiyanlığın doğuşundan yaklaşık 500 yıl önce Chou Hanedanlığı döneminde yaşadı. Engin bilgisi, özlü sözleri ve ahlak felsefesi yüzünden peygamber gibi görülse de, yaşadığı dönemde dinle ilgili hiçbir atıfta bulunmamış ve peygamber olmadığını açıkça belirtmiştir.

"Adalet kutup yıldızı gibi yerinde durur ve geri kalan her şey onun etrafında döner."

"Güçlü olan, zayıf yanını herkesten iyi bilendir; daha güçlü olan ise zayıf yanına hükmedebilendir."

"İnsanların umutlarıyla oynama, belki sahip oldukları tek şey odur."

Jen kelimesinin dilimizde tam karşılığı yoktur. Yüzeysel anlamı, iyilikseverlik ve iyiliği benimsemektir.  Kişinin kendini eğitme çabasıyla ortaya çıkan özel bir yetidir Jen.

Konfüçyüs: "Öğrenme sevdası olmaksızın iyilikseverlik sevdasına düşmek insanı aptal eder."

"Ya bir yol bul, ya bir yol aç. ya da yoldan çekil."

"Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri varsa, o yerde güneş batıyor demektir."

"Bir devleti yerle bir etmek için, yöneticinin hatasının söylenmediği bir düzen yeter."

"Aynı anda iki tavşan kovalayan, bir tane bile yakalayamaz" der Konfüçyüs.

"Adalet devletin hazinesidir."

"İyi bir hükümdar halkını kurtarmak için töreleri bozmaktan bile çekinmemeli."

Çalışanlar işlerini severek yapıyorsa, kitleler arasında ekonomik uçurumlar yoksa, öğrenme isteği küçük yaşlarda aşılanmışsa ve öğrenmenin önü açıksa toplum mutludur der.

Konfüçyüs, "İyi devlet adamında beş niteliği yüceltirseniz dört kötülükten kurutulursunuz" der ve yüceltilmesi gereken beş niteliği şöyle özetler: "Müsrif olmadan eli açık olmak. Şikayet etmeden çalışkan olmak. Açgözlü olmadan istek duymak. Gururlu olmadan rahat davranmak. Korku salmadan saygın olmak."

Devlet adamında bu nitelikler yüceldikçe karşılaşılmayacak dört kötülüğü de şu şekilde özetler: "Nasihatsiz infaz ki bu gaddarlıktır. Öğretmeden başarıları ölçmek ki bu kabalıktır. Yönetimde gevşek olup sınırları koymak ki bu kötü niyettir. Başkalarının hakkını verirken cimri davranmak ki bu bürokrat olmaktır."

"Kuyunun dibinde yaşayanlar, gökyüzünü kuyunun ağzı kadar görürler."

"İnsanları korkuyla yönetip düzeni cezalarla sağlarsan senden kaçacaklar ve özgüvenlerini kaybedeceklerdir. İnsanları sevgiyle yönetip düzeni adaletle sağlarsan özgüvenlerini koruyacaklar ve sana kendi istekleri ile geleceklerdir." diye ekler.

"Görüyor musunuz, adil olmayan yönetimler kaplanlardan bile daha tehlikeli" der.

"Ben insan ile Tanrı, insan ile dünya ötesi ilişkileri değil, insanla insan arasındaki ilişkileri ve ortak yaşamı en olumlu düzeyde sürdürecek öğretiyi ortaya koyuyorum."

Ahiret inancı yaşama amacının önüne geçtiğinde, dünyaya iyi şeyler bırakmak mümkün değildir. Nefes aldığımız, toprağını ekip biçtiğimiz ve türlü nimetlerinden faydalandığımız dünyayı, bulduğumuzdan daha iyi bir yer olarak bırakmak, ilk amacımız olmalıdır. Mutluluğa giden yolun ve yegane amacımızın içinde yaşadığımız anı değerlendirmek olduğunu savunur.

Ölümle ilgili bir soruya "İnsan, eğer hayatı henüz tanıyamamışsa, ölümü nasıl tanıyabilir? diye cevap vermiştir. "Eğer biz insana hizmet edemezsek, ruhlara nasıl hizmet edebiliriz? diye sormayı tercih etmiştir.

İyiliğin mükafatı da kötülüğün cezası da kişiye hazırlıksızken verilir. Kötü bir insanı belki de en tepedeyken cezalandırır. İyi birine, karanlığın özünü hissettirdikten sonra mükafatını verir. Dünya boş ve anlamsız bir yer değil, derin görebilen için iyiliğin kazandırdığı bir yerdir.

Çin'de Konfüçyüslük, Taoculuk ve Budizm gibi dinler ortaya çıkmadan önce, Şang-Ti olarak adlandırılan bir yüce varlık inancı hakimdi. Şang-Ti, Gök Tanrı inancı karşılığıdır.

Şang-Ti zamanla eşanlamlı bir sözcük olan Tien'e evrilirken, Konfüçyüs döneminde de yüce Tanrı Tien'den sıkça söz edilmiştir. Zamanla bu terim, kader ve Tao ile eşanlamlı olarak da kullanılmaya başlanmıştır.

Konfüçyüs'e göre Tien, iyiliğin kaynağı olduğu için saygı görmektedir. Tien yücedir, aldatmaz, aldanmaz, koruyan ve kollayandır. İnsanın içinde iyilik barındıran her zerrede o vardır. Kötü hükümdarları cezalandıran, açgözlünün içinden huzuru alan, sevgisiz yaşayanın sonunu kötü yapan da O'dur. Ölüm ve hayat göğün emridir. Zenginlik ve şeref ise kaderin işidir. Tanrı her şeyi açıkça görür ve bütün yapılan işlerde insanlarla beraberdir. Kanun ve şeriatı veren Gök'tür. O iyi insanlara uzun ömür bahşettiği gibi, fazilete de mükafat vermektedir. Bu fazilet dört kısımdan oluşur: insan sevgisi, adalet, iyi ahlaka uymak ve bilgidir.

İnsanın dünyaya gelmesine vesile olan anne ve baba, ata sayılmaktadır. Atasına saygı göstermeyen insan, dünyanın bütün bilgilerini bilse de, insan olma erdemine bir arpa boyu kadar yaklaşamamıştır. Anne ve babanın hatasını yüzüne vurmak, sahip olamadıklarımız için onları yargılamak, belli bir erişkinlik düzeyine eriştikten sonra bile onlardan maddi beklenti içinde olmak doğru değildir. Onlar yeterli veya yetersiz şekilde görevini yerine getirmiş ve bir insan büyütmeyi başarmıştır. Gerisi insanın münasebetine hastır. Büyüyen insanın kendini yetiştirmesi ikinci doğumu gibidir ve asıl doğum budur. İnsan kendi doğumundan yalnız ve yalnız kendisi sorumludur.

Kendi menfaatleri uğruna kötülüğü savunanları cezalandıracak bir Tanrı vardır ancak Tanrı tarafından bahşedilen zekasını kullanmayan ve kötülüğe sessiz kalan insanın da iyi olduğundan söz edilemez. Kötülüğe sessiz kalmak sabır değil kötülüğe yardım etmektir. "Kaybedeceğini bilsen de adil olmalısın" der. Kısa vadede kaybettiğin her şey uzun vadede form değiştirmiş ve büyümüş şekilde sana dönecektir.

İşe yarar hissetmeden, tek bir noktada bile değişime sebebiyet vermeden, kendinden geriye bir şeyler bırakmadan mutlu olman mümkün değildir.

"Birkaç saat mutlu olmak istiyorsan, balığa çık. Birkaç gün mutlu olmak istiyorsan, tatile çık. Birkaç ay mutlu olmak istiyorsan evlen. Ömür boyu mutlu olmak istiyorsan, işini çok sev!"

"Kendinize yapılmasını istemediğiniz şeyi, başkasına da yapmayın"

"Bir insanın bilgisi yetse bile, onu taşıyacak erdemi yoksa, neyi kazanırsa kazansın, sonunda her şeyi yitirir." Bilgiyi taşıyan erdem vicdanın kendisidir.

Hatalar her zaman olacaktır. Hayat devam ettiği sürece yargıladığın her şeyi yaşaman da imkanlıdır. Başkalarında gördüğün hatalara kendi hatalarınmış gibi sahip çık. Onları gizle ve onlardan ders çıkar. İnsanların hikayelerini bilmeden, onları o hataya götüren yolu dinlemeden yargıya varma. Ne yaparsan yap ama iyi bir dinleyici ol. Bu zordur. Önyargılarını yok ederek birini dinlemen ve kendini onun yerine koyman zordur ama imkansız değildir. "Yargılamak için bilmek, bilmek için anlamak, anlamak için dinlemek gerekir. Dinlemeyen insanın da yargılamaya hakkı yoktur" der ve ekler: " İnsanları geçimsiz yapan sevgisizliktir. Birbirine düşman eden iletişimsizliktir. Güzellikten yana ne  varsa yok eden ilgisizliktir."

Konfüçyüs'e sorarlar: "Üstat , iyi insanların da endişeleri olur mu? Konfüçyüs cevap verir: "Hayır, iyi bir insan kendini geliştirir ve erdemini anlar. Ermişlerin ve bilgelerin öğretilerini benimsediği zaman ilkelerini daha derinden anlayabilir ve yaşamında daha büyük bir hoşgörüyle ve sağlıklı şekilde uygular. Neticede, iyi bir insan, hayatın gerçek amacını anlar ve yaşamın mutluluğundan faydalanır. Onun anlayışında kişisel çıkarları olamaz. İyi bir adamın endişeleri şöhret ve kazanç için değildir, daha çok bütün dünya için endişelenir. Onun tasası başkaları için sorumluluk ve saygı, yani özverinin ve fedakarlığın göstergesidir. 

Tek bir kişiye bile olsa nefret duymamaya özen gösterin. "Nefret ediyorsanız, yenilmişsiniz..." diye ekler. Nefretin asıl sebebi size yapılan kötülük değil, kötülüğü yapan insanı kendinizle kıyaslayıp daha güzel bir hayat sürdüğünü düşünmenizdir.

Takılıp kaldığınız bataklıktan kurtulmanın ilk koşulu farkına varmaktır. Kaderi ve değiştiremeyeceklerini kabullenerek, değiştirebileceklerine odaklanmaktır. Değişimin sınırsız olduğu tek yer kişinin kendisiyle münasebetidir. İyi bir insan önce kendine iyi davranır. Başkalarını affetmenin ilk koşulu kendini affetmektir. Yaptığınız hataları, geçmiş seçimlerinizi ve gelecek kaygısı duyan benliğinizi affedin. Kendinizi sevmeden kimseyi sevemez, kendinize inanmadan kimseye inanamaz ve kendinizi bilmeden diğerlerini anlayamazsınız.

Konfüçyüs'e bir öğrenci sorar: "Elmayı vazodan çıkarmanın bir yolu var mı?" Konfüçyüs, "Nasıl olacağını göstereyim..." der ve vazoyu ters çevirir. Elma kendiliğinden vazonun içinden çıkar. Öğrenciler çözümün bu kadar basit olması nedeniyle gülmeye başlayınca Konfüçyüs öğrencilerine elmayı göstererek ekler: " Göründüğü gibi basit değil, bazen bırakabilmek daha zordur. Eğer bir şeyi zorla tuttuğunuzda, ulaşmak istediğiniz şeyi engellediğini görüyorsanız, o zaman onu özgür bırakmalısınız."

Hayatın akışında bazen ulaşmak istediklerinize onları yakalamaya çalışarak değil, onların size gelmelerine izin vererek erişebilirsiniz. Bünyenize iyi gelecek her neyse gelip sizi bulur.

"Hiçbir şey eyleme geçen cahillik kadar korkunç olamaz."

Her gün yeni bilgiler öğrenmek, yeni insanlar tanımak ve bildiklerini başkalarına aktarmak gerekir ve alışveriş yapılması gereken en önemli şey bilgidir. Bunu şu cümleleriyle açıklar. "Bende 1 yumurta var, sende 1 yumurta var. Ben sana bir yumurta versem, sen bana bir yumurta versen, bende 1 yumurta sende 1 yumurta olur. Bende 1 bilgi var sende 1 bilgi var. Ben sana 1 bilgi versem sen bana 1 bilgi versen, bende 2 bilgi sende de 2 bilgi olur."

İlgi alanlarınızı keşfetmek için deneyimlemekten çekinmeyin. Gözlemleyin araştırın ve yapın. İnsan gözlemledikçe isteklerini, denedikçe yapabildiklerini, öğrendikçe cehaletini tanır ve "Gerçek bilgi insanın cehaletini tanımasında yatar" der Konfüçyüs.

Bilmek değişimin kendisidir. Bilmekten korkmayın. Soru sormaktan ve yaşınız kaç olursa olsun kendinizi değiştirmekten vazgeçmeyin. "Soru soran adam, bir dakikalığına aptaldır. Soru sormayan adam ise yaşam boyu aptaldır" diye ekler Konfüçyüs.

"Tanrım, bana kitap dolu bir ev, çiçek dolu bir bahçe ver."

"Öğrenmeyi sevmeksizin cömertliği sevmek vardır ki aptalca bir saflığa götürür. Öğrenmeyi sevmeksizin bilmeyi sevmek vardır ki, zihnin gereksizce dağılmasına götürür. Öğrenmeyi sevmeksizin içten olmayı sevmek vardır ki, onur kırıcı bir aldırmazlığa götürür. Öğrenmeyi sevmeksizin açık görüşlü olmak vardır ki, umarsız bir asiliğe götürür. Öğrenmeyi sevmeksizin prensip sahibi olmayı sevmek vardır ki, mantıksız bir zorlamaya götürür." Kişinin attığı, atacağı ve atmakta olduğu her adım bilgiden geçer ancak öğrenmeye dair istek ve açlık daha önemlidir. Kişi kendini sever gibi öğrenmeyi severse, her nereye giderse gitsin empatiyle gider.

Bünyesinde bilgiyi barındıran kişi, nitelik olarak güzel ahlaktan uzaksa bir canavar yetişmiş demektir. Eğitimin ilk basamağı şüphesiz ki, çocuklara vicdan, merhamet, adalet ve toplum yaşamında mecbur olduğumuz saygı kavramlarını öğretmektir.

"Her şey bir güzelliğe sahiptir fakat bunu herkes görmez."

Sanat insanın kendi içine yapacağı yolculuğun en önemli adımıdır. Müziğin ritmi, dansın ahengi ve şiirdeki kafiye doğadaki dengenin bir karşılığıdır. İnsanlar evreni birleştirir ve bütünleştirir. İnsana hem acizliğini hem de gücünü aynı anda hissettirir. Anıların birikmesine ve hayatın daha anlamlı olmasına yol açar. Tarihi öğrenmemize aracıdır. Hayal gücümüzü sonsuz kılar. Mesleğiniz ne olursa olsun aşkla yaptığınızda ortaya sanat çıkar.

Karşılıktan çok çabaya önem vermeye aşk denir.

"Bütün sesler bilinçten çıkar. Bilincin çalışması ise dış etkilerle olur. Duygular içten geldiği zaman ses halinde kendilerini gösterirler. Bu seslerin bir sıra haline konulmasına ton denir. Müzik tonların bir hasılasıdır. Ses bilip de ahengi bilmeyenler hayvanlardır. Tonu bilip de müzikten anlamayanlar insanlardır. Bozulmaya yüz tutmuş bir memleketin sesi, kederli ve düşüncelidir. Müzik, birliği vücuda getirir. Müziğin hakim olduğu yerde bir yakınlık vardır. Müzik mukaddes insanlara neşe verir ve insanların kalplerini iyileştiren bir şeydir. Fazilet insan yaradılışının temelidir, müzik ise faziletin temelidir. İçte bir hareket yapan şey müzik, dışta hareket yapan şey merasimlerdir.

"Gösteriş bir insanın kültürel zayıflığını yansıtma halidir."

"Midenizi asla tamamını doldurmayınız" diyen Konfüçyüs, kalktığı hiçbir yemekten doyarak kalkmamıştır.

"Hoşgörülü insan dağa tırmanmayı, akıllı insan suyu sever." Aklı eğitmenin yolu bilgiden, bedeni eğitmenin yolu ise hareketten geçer.

Hiçbir şey karanlık bir odada siyah bir kedi aramak kadar zor değildir. Hele odada siyah bir kedi yoksa."

"Hayatta üç şeyi iyi düşün. Kırmadan önce bir kalbi, çarpmadan önce bir kapıyı ve bitirmeden önce son sözü."

İnsan değişime direndiği ölçüde stres sahibi olur.

"En büyük zaferimiz hiç düşmemek değil, her düştüğümüzde kalkabilmektir."

"Sizi iki defadan fazla üzen birine güvenmeyin. İlk seferinde bu sizin için bir uyarıdır. İkincisi ise bir derstir ve bundan daha fazlası saygısızlıktır." der Konfüçyüs.

"Arkadaşlarınızı tanımak için başarı ve üzüntüden geçmek gerekir. Başarıda arkadaşlarının sayısını, üzüntüde ise kalitesini öğrenirsiniz."

"Yavaş büyümekten korkma, hep aynı kalmaktan kork. Acı çekmekten korkma, acıyı atamamaktan kork. Gelecekten korkma, anı yaşayamamaktan kork" der Konfüçyüs.

"Ne aradığını bilmeyen, bulduğunu anlayamaz."

Konfüçyüs, her öğrencisine istekleriyle ilgili düşünmesini ve ondan sonra harekete geçmesini öğretmekle başlardı. O iyi bir öğretici olabilmek için, hayat boyu iyi bir öğrenci olarak kalmak gerektiğine inandı.

"15 yaşında kendimi öğrenmeye verdim. 30 yaşında isteğe sahip olabildim. 40 yaşında, kuşkulardan uzaklaştım. 50 yaşında göğün buyruğunu öğrendim. 60 yaşında sezgi yoluyla her şeyi kavradım. 70 yaşında, doğru olan şeylere zarar vermeden yüreğimin isteklerini yerine getirebildim."

"Sizdeki üç şeyi görebilen insanlara güvenin: Gülüşünüzün ardındaki kederi. Öfkenizin ardındaki sevgiyi. Sessizliğin ardındaki nedeni."

"Araştırma yapıldığı zaman bilgi artırılabilir; bilgi artırıldığında istek samimi olabilir; istek samimi olduğunda akıl ıslah edilebilir; akıl ıslah edildiğinde özel yaşam iyileştirilebilir; özel yaşam iyileştirildiğinde aile yapısı düzeltilebilir. Aile yapısı düzeltildiğinde devlet düzen içinde yönetilebilir."

Çocuğun aile içi eğitiminde şefkat esas alınmalıdır. Konfüçyüs'e göre, bencillik ve yalancılık gibi karakter özelliklerinin temeli çocuklukta atılır. Kardeşleriyle ya da arkadaşlarıyla paylaşım yapma konusunda çocuk teşvik edilmelidir.

"Konuşmadan önce düşün; sessizliği bozacak kadar değerli mi?"

"Bugünlerde ana babaya bağlılık demek, bir kimsenin ailesini geçindirmesi olarak anlaşılıyor. Ama köpek ve atlar da aynı şeyi yaparlar. Saygı olmazsa bunu ötekinden nasıl ayırt edebiliriz?" der.

Kadın, çocuk sahibi olduğunda kutsal sayılır.

Kardeşler arasında da küçüğün büyüğe itaati, büyüğün küçüğe şevkati söz konusudur ancak bu durum kişinin hayatı boyunca temas etmesi gereken herkese karşı göstermesi gereken bir tutumdur. Bütün insanlar kardeştir ve ilk tanışmada önyargıyı değil samimi bir saygıyı hak ederler. İlişkilerde beklentilerin karşılıklı olduğunu belirten Konfüçyüs, aile kurumunun dengede kalabilmesi ve sağlıklı ilerleyebilmesi için her bireyin sahip olduğu statüyle ilgili görevleri olduğunun altını çizer. Görevlerimizi yerine getirmeden karşımızdakinden beklentiye girmek ahlaka yakışır bir tutum değildir.

---------------------------------------------------------------------------------------------

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Merhaba 6 Ekim

 Merhaba dostlarım, 6 Ekim 2024 Pazar gününe girmiş bulunmaktayız... Yaklaşık 25 dakikadır C++ çalışıyordum. Oyun işinde acele etmeyeceğiz.....