9 Haziran 2024 Pazar

Güzel Bir Pazar Günü

 Merhaba dostlar,

Dün 3 adet felsefe dersi çalıştık... Kankayla ve daha sonra da ablası ve yeğeniyle görüştük... :) Yani beynimiz biraz manik de olsa az samimi olduğumuz insanlarla sohbet ettik... :) Bu iyi bir şey... :)

Bugün de en azından 5 ders kadar çalışmalıyız ki programa uyabilelim... :) Bugünle beraber 5 gün 5er ders çalışırsak prorgamı yakalıyoruz... :) Eh ideal gibi biraz gayret... :)


Arkadaşlar, felsefeden iki ders daha izledik, gene muhteşem dersler olmuş... :) Son ders haftaya kalmış... Dostlarım Mevlana Hüdavendigar fazla felsefeye girme demiş ancak ben çok seviyorum... Kaygılanmanın bir manası yok, çünkü Rab benimle, hikmet benimle, dostlar benimle olduktan sonra kimse bize bir zarar veremez imanı anlamda, onun için kaygılanmanın manası yok... :) Muhtemel uzaylılar da, muhtemel paralel evrenler de, vs. vs.'de... :) Onun sözünü gene tutarız, felsefe profesörü olmayız, doçenti ya da doktoru da olmayız çok büyük ihtimal... Ancak lisans boyutunda, bu düşünürler ne demiş, ahlak nasıl olur? İyi nasıl olur? Doğru nasıl olur? Değer nasıl olur? Anlam nasıl olur? Çok değerli filozoflar gelmiş geçmiş, benim inancıma göre onlarda eğer zerre iman varsa ve iyilik ağır basıyorsa ne görüş belirtirlerse belirtsinler, inşallah onlarla cennette tanışacağız... Benim inandığım Tanrı merhametlilerin en merhametlisidir ve bu kutsal kitaplarda da bildirilmiş... :) O yüzden keyfini çıkarın hayatın... :) Hele hikmete de ulaşabilirseniz coşarsınız biraz da yanarsınız menzile göre, ancak Şanlı Süleyman Nebi'nin de dediği gibi aklınızı, anlayışınızı sağlıklı tutmaya bakın, hastalanmışsanız da çareyi önce Allah'tan dileyin sonra da bilimsel tıptan... :)


Dostlar, 2 tane Veri Tabanı Yönetim Sistemleri dersini biraz atlamalarla, 1 tane de Yesevilik Bilgisi dersini takip ettik toplam bugün 5 oldu, Felsefe'den son ders kaldı, VTYS'den 5. derse kadar geldik ve Yesevilik Bilgisi dersinden de  ilk 3 haftayı final çalışmalarında gerçekleştirdik... :)

Şimdi biraz Hz Süleyman (as)'ın mesellerine bakabiliriz... :)

7 Haziran 2024 Cuma

Güzel Bir Cuma Akşamı

 



Keyifliyiz dostlar, Rab'be bin şükür... :)

Dostlar bir adet kutu bira içtik, alkolun etkisi biraz geçsin de 10.30 gibi derse başlayalım... :) Birazcık daha öteledik... :) Bir felsefe ve bir bilim tarihi çalışalım... :)

Dostlarım tam param azalmış diyorum ve cüzdanıma bakıyorum ve 420 liram daha var ve hesabımdaki de 51 küsür lira... :) Yani Mevla'ya bin şükür hep param var dostlarım, bittikçe doluyor, ancak çok cüzi... :) O da kitap ya da yiyecek almaya yetecek kadar... :) Şanlı Hz İsa  Nebi biraz fakirmiş dostlar, acaba biz de O'nu çok sevip takip etmek istediğimizden mi yoksuluz..? :) Şanlı Hz Süleyman Nebi'de ise acayip bir saltanat varmış... :) Bize de bir memur maaşı yeter de artar, yapmak istediğimiz iyiliklere ve ailemizi geçindirmeye... Bu kadar yoksul kalırsak çok sıkıntı yaşarız dostlar ileride... :) Ama Rab bize yetişecektir inşallah... :) Şimdi çeyrek kadar son ilacımızı alabiliriz... :) 22.30'da da başlıyoruz felsefeye... :)

Arkadaşlar felsefe dersini tamamladık hocamız Ortaçağ felsefesine değinmiş bu derstte, ortaçağdaki islam felsefesi daha çok ve Hristiyanlıkla karşılaştırmalar... Kindi'den, Farabi'den, İbn Sina'dan, İbn Heysem'den,  Gazzali'den, Ibn Tufeyl'den , Ibn Rüşd'den, İbn Haldun'dan bahsetmiş, bunlardan Farabi, İbn Sina, İbn Rüşd ve İbn Haldun hakkında önceden de okumuştum... Hayy bin Yakzan'ı da İbn Tufeyl'den değil de İbn Sina'dan biraz incelemiştim... İbn Tufeyl ve İbn Sina bir arada olan bir kitap daha var, belki onu da alırım sonra... :)

Hayatımın sonlarına doğru arifler arasına katılmak gibi bir hedefim var... Çok büyük bir hedef benim için belki de hayal... Ancak öncesinde alim olmalıyım biraz... :) Bu da ilimle ve sevgiyle olacak bir şey... Daha pek çok erdem de gerekir şüphesiz ancak başta bunlar... Biraz fazla emek ve ermek gerekir, belki de gönül gözünün açılması gerekir... Bilgelik gerekir, maddiyat da gerekir asgari de olsa, sağlığı toparlamak gerekir... :) Fakirleri gözetmek, cömertlik, takva, ihlas, günahlardan arınma ve kendini bilme gerekir, hoşgörü ve tevazu da gerekir, biraz da cesaret ve Rab'bini tanıma gerekir... :)

Bugün çok az kitap okuduk dostlar, şimdi tekrar ilim öğrenmek istiyorum, dersi sonraya bırakalım ikinci dersi, iki gün üst üste 6 ders yapmalı... Ancak bu akşam alkol aldığımdan peygamber ilmine saygıdan ötürü bakmak istemiyorum... Yoksa Hz Süleyman'ı okuyacaktım... :) Onun yerine evliya ya da alim ilmine bakacağım, şu kitaplara... :)



Güzel Bir 7 Haziran Sabahı Dostlara Selamlar

Dostlarım, benlikten kurtulmalıyız, bizim en önemli manevi problemimiz bu... Sizin başka da olabilir bu da olabilir... :) Eğer benden bahsetmekten vazgeçer de sen, o, biz, siz ve onlar, hepimiz, herkes dersek, herkesin dertlerine ve sorunlarına eğilirsek, öyle inanıyorum ki büyük bir manevi mesafe katederiz... :)

Eğer benlik merkezli gidersek, menzilimiz çok dar olur... :) Hakk'ın menzillerinde fazla mesafe katedemeyiz... :) Bunun altını çizmek gerek... En çok buna dikkat etmeli!

Dost Hüdavendigar da öyle demiş, insanlara karıl ve benlikten çık demiş... İşte şiiri:


Dostlarım, halkın arasına karışacağız bugün nasipse... Çarşıda babama lahmacun ısmarlayacağım... Cuma'ya da gidebilirsem süper olur... :) Bu sabah içimizden namaz kılmak gelmedi, beyindeki sıkıntıların da bunda etkisi var elbette... Ne zaman iyi olursak o zaman inşallah... Acelemiz yok... Rab'bin isimlerine çalıştım 99 ismine, derler ki 100. de vardır ama gizlidir... :)

Halk bizi yemez... :) Hem birkaç insan da görmüş oluruz... Haftada en az 3 gün dışarı çıkmalı, sadece hafta sonu o da kankam Gürsu buradaysa, onunla buluşmaya gidiyorum, o da her zaman olmuyor, bazen de hafta içi bizim oradaki kafeye gidiyorum... Arada da çarşıya gidip biraz turlayıp kitap bakmaya gidiyorum... :)

Yalnız çocuklukla bir fark var, çocukken her Allah'ın günü dışarı çıkardım... Arkadaşlarım çoktu, maçlar yapardık, bisiklete binerdik, oyunlar oynardık, hatta çok arada da kavga dahi ederdik... :) Kavga iyi bir şey değil elbette de, o günlerde bilgimiz dardı belki ama çok mutluyduk... :)

Dostları kaybettik, bilgiyi arttırdık... Biraz tekrar dostlara dönelim, bilgi fazla artmasa da olur... :)

Yine dostlarımız var ancak sadece en yakınlarımız onlar da abartısız iki elin parmakları kadar hepi topu... :) Biraz tekrar o eski öze dönmeli... Biz eve tıkanıp ders, kitap, bilgi peşinde koşan biri değildik küçükken, çocukken ve hatta gençken... :)

Dostlarım kendimi zorlayacağım, haftada en az 3 gün kadar dışarı çıkmaya çalışacağım, boş boş ve avare avare olsa da dolaşacağım, zaman alsa da bu böyle, camiye gireceğim ve insanlarla diyalog kuracağım... Mesela hep gittiğim kafede selam verdiğim abilerle ve kardeşlerle... :) Sonra İzmit'te yürüyüş yolu boyunca yürüyüp bir başka kafede çay içeceğim oraya da gideriz hep kankamla... :)

Derviş Yunus söylerse hikmetli söyler dostlar, günümüz Türkçesiyle bir şiiri:


Dostlarım şöyle güzel bir videoya denk geldim ben de puanlayacağım...



Okul/İş 80 puan

Eğlence / Keyif veren aktiviteler 90 puan

Aşk / Çevrendeki nitelikli insanlar 50 puan

Sağlık(zihinsel, bedensel ve ruhsal) 80 puan

Finans (parasal durumlar) 30 puan

Dostlarım, mümkün olduğunca objektif puanlama çalıştım ve fark ettim ki, keyifli olmamın bir nedeni de keyfe olan düşkünlüğüm ve bu aslında iyi bir şey, mutluluk bakımından, ibadet de bir keyif, kahve içmek de, tespih etmek de, ders çalışmak da, oyun yapmak da, yazmak ve içini dökmek de, matematik anlatıp harçlığını kazanmak da... Bakıyorum da hep keyif veren şeyler yapıyorum... :) Okul/İş'e 80 verdim çünkü okulum şu aralar süper gidiyor, işim de öğrencilik, oyun yapmak ve matematik anlatmak olarak özetlenebilir... :) Aşk/Çevrendeki nitelikli insanlara 50 puan verdim çünkü bir sevgilim yok ancak hoşlandığım bir kız var ki bu iyi bir şey henüz hiç görmesem de... Ayrıca dost Mevlana ve dost Yunus Emre gibi 2 büyük dostum var ki hep benimleler gibi... Çünkü ben gönlümde onlarlayım... :) Sağlık puanım da 80 verdim 75 verecektim ama 80 verdim çünkü bu hastalık sadece iş performansımı düşürüyor, zihinsel hiç düşüş yok diyebilirim ve bedensel de yok, sadece biraz duygusal rahatsızlık denebilir... Finansa ise 30 verdim çünkü ders vermekten ve aktif olmayan oyun yapımlarından başka bir gelirim yok, bu siteden kazandığım gelir henüz 3 lira olmamıştır... :) Ama bazen harçlık alırım... :) O yüzden 30... Dostlarım EKPSS ile işe başlarsam Finansı 90 yaparım, eğer rahatça bir şekilde bir memur maaşı kadar gelir kazanırsam oyun yapımları, kodlamalar ya da evden çalışma ile finansım 90 olur... Benim için böyle, hiçbir zaman zenginliği kurmadım... Çünkü iki şanlı nebi Hz Muhammed ve Hz İsa yoksulluğu övmüşler... Ayrıca şanlı İsa Nebi benim birinci rehberimdir... :) Hz Muhammed de şanlı peygamberimdir... :) Ama biz gene de Süleyman Peygamberin mesellerini okuyalım, saltanatın ve bilgeliğin peygamberi de çok kutludur şüphesiz... :) Haydi bir bab daha okuyalım şimdi... :)

Çok bilgeymiş mübarek... :) Allah vergisi bir bilgelik... :) Ve de saltanat ve zenginlik ve de peygamberlik... :) Size dört hikmetli söz Süleyman Nebi'den benim aracılığımla... :) Çok merak edenler kitabı alsın... :)

-18. bab-
15) Anlayışlı kişinin kalbi, ilim kazanır ve alimlerin kulağı marifet(li söz) arar.
17)Önce gelen kendi davasında yoldaşı gelip onu denetleyene kadar haklıdır.
22)İyi kadını bulan iyilik buldu ve Allah Teala'nın lütfuna ulaştı.
24)Dostları olan adamla dostluk kurmak gerek çünkü öyle dostlar var ki kardeşten daha yakındır.

Bir bab kesmedi bizi dostlar biraz daha beyni yakmadan okuyalım... :) Çok hikmetli söz var içinde peygamberlik ki evliyalıktan dahi yüksek bir makamdır şüphesiz... :) Tekrar tekrar okumakta fayda var hem Süleyman Nebi'nin sözlerini okuyanın ve O'nu sevenin hem ömrü artar hem de malı artarmış gibi bir şey okumuştum içinde yanlış hatırlamıyorsam... :) İkinci okuyuşumda aynı yeri tekrar bulursam yazarım... :)

Dostlarım çok hikmetli bu sözler adeta bir hazine... :) Allah gani gani rahmet etsin Hz Süleyman Aleyhisselam'a... :) 19. babı da okudum... 31 babtan oluşuyor... Hepsini hemen bitirmeyeyim, önce şu ayrı zamanlarda okuduğum 19 babı baştan alayım, yarın da ömrümüz varsa üzerine koyarız... Bu hikmetli sözleri beynimize hatta kalbimize kazımalı... :) Tekrar tekrar hatırlamalıyız... :)

Dost Mevlana ve Yunus Emre de bize çok şey kattı ya da öğretti şüphesiz, biraz da peygamber ilmi alalım bu kitap ve peygamberlerin sözlerini anlatan kitaplarla... :)

-19. bab-
1) Fakir olup olgunluk ile dolaşan, deli olan günahkar dudaklardan daha iyidir.
4) Malı çok olan, dostlarını arttırır. Fakirlik ise kendi dostundan ayırır.
5) Yalancı şahit cezasız kalmaz ve yalan söyleyen de (cezadan) kurtulmaz.
8) Akıla sahip olan kendi canını ve hayır yapmayı sever. Hayrı bulmak için anlayışı saklar.
14) Ev ve rızık babalardan mirastır ama akıllı kadın Allah'ın vergisidir.
20) Nasihatı dinleyip ıslahı kabul et ki sonunda arif bir kişi olasın.
25) Alaycı kişiyi dövsen, kötü huylu iyi huylu olur. Anlayışlı kimseyi azarlayacak olursan o ilmi anlar.
29) Alay edenler için hükümler delilerin gövdesi için ise kötekler hazırlanmıştır.

Evde çay yok o bakımdan biraz daha kahve yapalım... Sonra da en baştan tekrar başlayıp bu 19 babı bitirelim bugün yavaş yavaş... Yüksek ilimdir bunlar üstelik peygamber ilmi... Allah beni delilikten uzak eylesin, şanlı Süleyman Nebi'ye dost eylesin... Delilik olacaksa o da dost Mevlana'nın hatırı için çok azıcık kalsın o da gerekli olabilecek ekstra cesaret için... :) Şanlı Süleyman Nebi'nin dediği gibi hikmet ve fehim ehli eylesin, cümle Süleyman Aleyhisselam'ı gönülden sevenleri inşallah hayırlısıyla... :)

Dostlarım Hz Süleyman Nebi ile ilgili ayetlere baktım hepsine Kuran'daki... Şimdi önce tesbih çekeceğim ardından da abdest alıp sabah namazına eğileceğim inşallah... Allah bizi affeylesin, kusurumuz ve vesvesemiz çok olabilir... Ancak Rab'bin kerem, affedicilik ve ihsanı da çoktur... :)

Dostlarım eğer ibadet ve tesbihatta biraz gevşek davranırsam hemen içimden kötü bir şey fısıldıyor... O nefis mi şeytan mı bilmiyorum ama berbat bir şey ve bir takım hikmetler oluyor, eğer iç sesim şükrederse de başka hikmet oluyor, aynı anda hem şükreder hem küfrederse de bir başka hikmet oluyor... :) Bu dünyadan geçiyoruz dostlarım iç sesimizi terbiye etmeliyiz, şükredici etmeliyiz... Yoksa o derhal kötülüğü fısıldıyor, Rab'be kul etmeliyiz ki kötülüğü fısıldayan dilini keselim... :)

"Andolsun insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne fısıldadığını biliriz..." (Kaf, 50/16)

100 defa kendi tesbihimizi yaptık ve biraz da değiştirerek rüyada bizim camiden duyduğumuz gibi yapalım üstelik makamıyla o da şöyleydi:

Muhammeden Resulullah Allahu Ekber Allahu Ekber La İlahe İllallah

Bu tespihi 1000 defa çekelim Allah'ın izniyle sonra da abdest alıp sabah namazına duralım hayırlısıyla... :) 200 defa da bunu yaptık etti 300... Bunları günde 1000'e tamamlamalı iyi olur... :) Ancak ibadetle beraber... :) Saat 10.42 ve hala namaza duramadık, kendi ilacımızı içelim hemen biraz... :) Beynimizde sıkıntı olursa namaz fazla geliyor, biraz iyi olup sadece farzlara yönelmeli... :)

Hz Muhammed (sav) ne şanlı nebidir, öne çıkma derdi yok, geride kalma derdi yok... Zaten en önde ve en mutlu Allah'ın izniyle inşallah... :)

Dostlarım ömrüm varsa farzları kılacağım bir müddet daha, sonrasında daha iyileşirsem ve muhabbetim de artarsa sünnete geçeceğim... :) Çünkü rahatsız olduğumdan fazla namaz kılmak bana dokunuyor... :)

Beynim hasta iken iç sesim kötüleşiyor... İyiyken ve huzurluyken ve şükredip de olumlu düşününce düzeliyor... :) Fazla kafaya takmamak gerek o sesi de... :) Çünkü Allah her zaman bizimle... :) Belki de şeytandır o kötülüğü fısıldayan... :)

1) 33 kere Türkçe okunuşu:

“Subhânallâhi ve’l-hâmdü lillâhi ve lâ ilâhe illallâhü vallâhu ekber ve lâ hâvle ve lâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm.”

Anlamı:

“Allah eksik sıfatlardan münezzehtir. Hamd Allah’adır. Allah’tan başka ilah yoktur ve Allah en büyüktür. Allah’tan başkasında güç ve kudret yoktur.”


2) 33 kere Allahümme salli ala seyyidina muhammedin ve ala seyyidine muhammed Anlamı:Ey Allah'ım! Efendimiz, büyüğümüz Muhammed'e evladu iyaline ashabına salatu selam eyle. (Rahmet et,selametlik ver.)

3) 34 kere benim kendi tesbihim: Allahu ekber Allahu ekber la ilahe illallah ve eşhedü enne muhammeden resulullah.

4) 100 kere estağfirullah el azim

5) 100 kere Allah (kısa vird-i mevlevi yerine geçer)

Dostlarım bu benim her farz namazdan sonra çekeceğim virdim olsun... En çok da sonunda 100 defa Allah derken mutlu oluyorum... :) Daha da fazla uzatmaya gerek yok şimdilik... :)

Virdi Mevlevi'nin uzununda sonunda 700 defa Allah zikri vardı, o da muhteşemdir, ancak biz kendi işimize bakalım... Belki ileride tekrar Vird-i Mevleviyi yaparız... :)

-------------------------------------------------------------------------------------

Dostlarım biraz uyuduk ve 16.30'dan önce de uyandık ve Süleyman Peygamber'in mesellerinden ilk 3 babı tekrar ettik... :) Ancak dost Hüdavendigar bir şiirinde o güzel sözleri sen söyleme, senin de sözlerin tatlı ama bırak o söylesin gibi bir şey demiş... :) O bakımdan ben bu defineyi dostlara bırakıyorum, öğrenmek isteyen kendi kitabı alsın ve okusun... :)

Hz Habibullah'ın da sözlerine bakacağız inşallah ancak hangi hadis kitabından başlasak bilmiyoruz, evvela biraz özet olmalı, seversek ki severeriz Allah sevgilisi çünkü, hadisleri şerhli ya da büyüterek devam edebiliriz... :)

Dostlarım hesabımda az bir miktar param vardı, onu da Hz İsa'nın hadislerini anlatan bir kitaba verdim çoğunu ikinci elden... (300 TL...) :) Çok mutluyum, Rab gene bana maddiyat nasip eder inşallah... Bu ilim lahmacundan çok daha iyidir... :) Bugün lahmacun yemedik uyuduk çünkü... :)

Hz Muhammed'in hadislerini de ömrüm varsa sonra alacağım inşallah, yavaş yavaş dostlar... :)  Onla alakalı da çok güzel bir kitap gördüm o da 386,10 TL idi...

Bunlar bulunmaz inciler hatta incilerden bile daha değerli dostlar... :)


Dostlarım benim hastalığım olsun, yoksulluğum olsun, geçmişte zillete uğramam ve çok acı çekmem olsun, belki merhametim olsun, belki iffetim olsun, ilmi çok sevmem olsun, ve hikmetlerim olsun, ibadetlere olan asgari devamlılığım olsun ve çok mutlu olmam olsun bana habibler arasında en çok Hz İsa'yı hatırlatıyor... Ben O mübarek Jesus ismini taa Boğaziçi'ndeyken seçmiştim... :) Tabii kendisi benim baş rehberim  ve şanlı bir peygamber... :) Ben ise sıradan bir kulum, hatam kusurum çoktur... :) Ancak kendisinin o mübarek yolunu izlemek isterim, epey arkadan da olsa... :) Başka habibler de var ilmini sevdiğim ve kendisini de sevdiğim ancak Hz İsa aralarında en çok benim karakter özelliklerime uygun olanı... :) Onu anlatan kitapları bitirmeliyim ve geriden de olsa var gücümle O'nu takip etmeliyim... :)

Siz de en çok karakter özelliklerinin benzediği bir Hz Muhammed, Hz İsa, Hz Musa, Hz İbrahim, Hz Nuh, Hz Yusuf, Hz Yakub, Hz Eyyüb, Hz Süleyman ya da Hz Adem seçip yolunu takip edebilirsiniz ya da başka habibler de mümkün... Bu saydıklarım  hep ilim ehlilerdir ve mümkün olduğunca öğrenmeli habibleri, ancak biri size daha çok benzer, O'nu takip edin derim... :)

Bugün hiç ders çalışamadık dostlarım, yattık uyuduk... Biraz ilim öğrendik biraz ibadet ettik biraz tespih ettik ve yazdık... :) Varsın ders de yarına kalsın... Normalde bugün 5 ders öğrenmeliydim... Eğer 2 tane akşama öğrenirsem, 3 ü yarına kalsın+ yeni günden de 3 koyalım, ertesi gün de 5 koyalım toplam bir eksiğimiz vardı dünden onu saydık ve 13 eder inşallah ve hesap doğru olur... Uygulamaya da akşam saat 21.00 gibi başlayalım tahminen inşallah... :)


Dostlarım, manevi babam Mevlana mesnevisinde hastalık ve yoksulluk sana sığınak olarak yeter diyordu... :) Hz İsa'yı çok önceden rehber seçmiştim kendime daha sonra dost Mevlana belki de en önemli rehberim oldu yıllar öncesinden daha da hasta olduğum zamanlardan, ve Atatürk de benim bilimle , akılla ve medeni değerlerle olan bağımı kuvvetlendirmek için seçtiğim bir rehberim daha olmuştu... :)

Ne zaman manevi ilimler beynimi yakmaya başlasa hemen Atatürk'ün aklı ve medeni değerleri yükselten rehberliğine ihtiyaç duyarım ve dünyaya dönerim ve fazla uçmam... :)) İbadetleri ve ilmi de kafaya takmam, bilime, fenne ve dünyevi yaşantıya dönerim... :) Açarım paşam gibi bir bira kendi belki rakı içerdi, ben de beyni rahatlatırım... :)))) Sonra tekrar ilme ara ara döner ve tekrar ısınırım ve yanarım ve tekrar soğurum, bu böyle gider... :)

Güzel Bir 7 Haziran Gecesi Dostlarıma İki Çift Laf

 Dostlarım herkese iyi geceler,

Bir şey keşfettim. Ne zaman 150 mg kullansam çok uyuyorum, psikotik durumları dengelemek için... Ne zaman 200 mg kullansam fazla uykuya gerek kalmıyor ancak zaman zaman baş ağrısı yapabiliyor... Ben de bu gece 00.00'dan belki de az sonra bir çeyrek mg daha ilaç aldım ve beynim inanılmaz rahatladı.. Yaklaşık 225 mg etti bu dozla... :) O bakımdan arada fazlalaştırıyoruz... :) Aslında dostlarım anladığım kadarıyla hala 150 mg az geliyor... Ben uykuya pek yenilmek istemiyorum, başım ağrısın da istemiyorum... Her gün 200 mg kullanırsam başım ağrıdığına göre, her gün 150 kullanırsam da az gelip çok uyuduğuma göre, 175 mg veya zaman zaman da 200 mg'da karar etmeliyim gibi... :) Dünya varmış dedim şu ilacımı içince... Bana bu ilacı Ankara'daki Prosfesör Erdal Hocam yazmıştı... İlacın adı Solian 200 mg'lık doz... Şu aralar benim için en iyi doz 175 mg gibi haftaya yayarsak son dönemi... :) Tüm manik ya da hipomanik psikozvari durumlar çekenlere çok iyi gelebilir... Tabii ben psikiyatrist değilim ama bu ilaç bana mükemmel geliyor eğer eksik ya da fazla doz kullanmazsak... :) Rab'bime bin şükür... :) Hocam yazdığı zaman 5 -6 sene önce 600 mg yazmıştı... :) Epey iyileştik çok şükür... :) Vesveseler ve sanrılar dindi çok şükür genellikle... :) Daha da iyi olacağız inşallah bana eski doktorum Erdal Işık Hocam öyle demişti, iyi olacaksın evladım demişti... Özel doktordu ama nokta atışı yaptı adam, 10 numara psikiyatrist... :) Ve güzel olanı şu ki dostlarım bir lisans bir yüksek lisans bitirdim işletme bölümlerini Kocaeli Üniversitesi'nde, öncesinde Boğaziçi Fizik Bölümü'nde hastalandım...  Orada da birinci sınıf derslerinin hepsini verdim ve ikinci sınıftan da 3 adet ders vermiştim, hazırlığı da 2 senede geçmiştim... :) Yani 6 sene öğrencisi oldum ve bunun 4 buçuk senesi aktif öğrencilik. (Hazırlığa sadece 1 dönem gittim 3 dönem gitmedim desem yeridir..) Dostlar normalde hazırlık + fakülte 5 sene normali, biz hazırlık + 1. sınıf + 2. sınıfın çeyreği kadar gelebilmişiz... Derslerdeki başarısızlık, okula fazla uyum sağlayamamam, yalnızlık, platonik aşk ve bilgisayarıma hacker girmesi ve aşağılanma gibi durumlarla karşılaşmıştım... Epey zor günler geçirdim ve Rab'bim beni düzeltiyor ve bana hikmeti öğretiyor... :) O güzeller sultanı Mevla'ya bin şükür... Dostlar ilaçların yan etkileri var diye kesmek doğru değil, yavaş yavaş azaltılmalı... Keserseniz doğru ilacı işleri berbat edersiniz... Beyin bu belki de en önemli organ... :) Bunlardan haricen şimdilerde de Ahmet Yesevi Üniversitesi'nde Uzaktan Bilgisayar Mühendisliği okuyorum ve Anadolu Üniversitesi'nde de açık öğretimden aşçılık okuyorum ve nasipse önümüzdeki dönem de siber güvenlik yüksek lisansı yapmayı düşünüyorum... Belki Boğaziçi'ne de bir gün döneceğim ancak sadece sınavdan sınava ve labden laba... O da yarım kalan hikayeyi tamamlamak için... Biraz daha iyileşmek için ve 3 tane de üniversiteye kayıtlı olduğumdan o zaman (yüksek lisans işletme, bilgisayar mühendisliği, aşçılık) son afla Boğaziçi'ne dönmedim... İyi ki de dönmemişim... :)  Annem babam orada çalışma diyor yani EKPSS ile sakın yazma diyor, orası sana hiç iyi gelmedi diyor... :) Hem İstanbul'da hayat da pahalı, bir memur maaşının yarısı kiraya gider en az... :) Ve haklılar da... Onları dinleyeceğim... :) Sadece Kocaeli ve akabinde de Sakarya yazacağım yakın olduğu için, babam beni sabahları götürüp getirir... :) Ya da otobüsler var otogardan... :) En az 7 sene kadar daha devlette çalışıp erken emekliliğe ya da 60 yaşında emekliliğe hak kazanmalıyım dostlarım... :)

Fazla sıkıntı yaramaz dostlarım, eskiden çok bunaldığım anlar oldu ancak ömrümün bu dönemi çok huzurlu... Sadece biraz gelir(arada özel ders veriyorum, bir yıl 3 öğrencim oldu evlere de giderdim, bu son dönemse 1 öğrencim oldu ve bana gelirdi) doğru doz ilaç ve biraz da uyku düzenine ihtiyacım var... Sevgili, evlilik gibi şeyler iyileşmeye ve kısmete bakar... Ben rahatsızlığımın bilincinde olan bir hastayım ve her geçen gün iyileşiyorum... Yalnız doktorlarım dediler ki senin bu yardımcı ilaçların sıfırlanabilir ancak ben gene de 25 mg kadar kullanmak isterim çünkü bana mükemmel geliyor... Antidepresanın da kalkar ve iğnen de yarım doza düşer, yani ayda bir yarım doz iğneye düşersin gibi dediler ancak belki 20 30 senede demişlerdi... 7-8 sene önce demişlerse, antidepresanı yarım doz düştük 50 mg'a, onu çok kullanınca fazla çoşku yapmıştı ve dayım demişti ki ne veriyorsan verme hocam (babama) şuna fazla coşuyor... Depresyonda olmayan biri fazla antidepresan kullanırsa fazla coşku yapar dostlarım, bana doktor takıntılar ve moral olsun diye yazmıştı o ilacı, sonra yarısını gene Erdal Hocam düşmüştü, fazla coşku yaptı diye... :) Solian'ı da 600 mg'dan ortalama 175 mg'lara kadar düştük... :) Aylık iğneyi de Solian'ı epey düştükten sonra azaltacaklarmış doktorlar... :) Bir anda fazla düşmek doğru değil dostlarım, aşırı doz kullanmak da yan etki yapar... En ideal dozu inşallah hastalar doktorlarıyla bulurlar ve tüm dertleri şifa bulur inşallah... Rab'bim dermansız dert vermesin... :) Ne güzel Mevla'mız var... :)

Herkesin derdi var dostlarım, kiminin parası çoktur ama başka türlü dertleri vardır... Kiminin bizim gibi hastalık, kiminin fakirlik derdi vardır, -benim gelirim pek olmasa da fakir de değiliz çok şükür, annem babam emekli insanlar ve biraz birikim de yapmışlar...- :)) Ama pek çok vatandaşımız gibi bizim de biraz yoksulluk derdimiz var, yok desek yalan olur... Epey idareliyiz... :) Kiminin de aşk derdi, kiminin bambaşka dertleri vardır... Sadece bu kadarla sınırlı değil dertler elbette... :) Ben derdimden de hoşum halimden de... :) Şu Ekpss ile atanırsak ve hafif de bir işe başlarsak değmeyin keyfimize... :) Evden de babam üzerine bir oyun şirketi ve oyun yapımı, üzerine bir de siber güvenlikle ilgili eğitimler (yüksek lisans, kurslar, sertifikalar, vs.. ) 

Ancak bu eğitim işini de fazla abartmamalıyız belki de çünkü tarih falan da demiştik ama, fazla sıkabilir ve gereksiz olabilir o eğitimler bizim için... Pek çok kişi 1 alanın uzmanı... Biz ise bir çok alanda bilgi sahibi olmak istiyoruz tam uzmanlık (profesör, doçent, doktor) olmasa da... :) Ama dediğimiz gibi fazla da abartmamalı, bol bol kitap okumaya zaman kalsın... Hep üniversite de fazla gelebilir... Eski dersleri oturtmakta fayda var... Ne demiştik et tekrar-ı ahsen, velev kane yüz seksen... :)

Yani bize işletme, işletme yüksek, bilgisayar mühendisliği, aşçılık, siber güvenlik ve yarım kalan fizik bölümünü tamamlamak yeter de artar bile... :) Gerisi ekstra yük olur... Fazla açılmaya gerek yok gibi... Ya da sayısal alanlarda belki data science olabilir en fazla belki bir iki yüksek lisans daha... Ömür varsa yaşayıp göreceğiz dostlarım... Okumaya aşığım ben ve engelleri aşmaya da... :) EL AZİM... :) Belki de benim esmam bu... :) Tabi bunları iyileştikçe çalışarak yapacağız inşallah dostlarım, fazla zorlama yapmadan... Şimdi 2 üniversitede okuyorsak, ileride de 1 hafif iş, 1 üniversite olur ve sevdiğimiz işlerde de evden çalışırız... :) Şu oyun şirketini de kurarsak değmeyin keyfimize, bir de Elif'le tanışırsak N'olur Allah bilir... :)))) Elif'in gönlünde bir başkası olursa biz de mecburen başka bir Elif buluruz... Elif olmaz Zeynep olur misal... :)

Benim yerimde olan pek çok kişi okulu işi bırakıyor... Belki biraz daha ağır hastalar... Ancak bu hastalık beni kamçılıyor ve gerçekten çoğu zaman hiç rahatsızlık yok gibi eğer ilaçları düzenli alırsak... :)

Ve yine de dediğimiz gibi fazla stres bize yaramaz... Biraz stres kaldırabilirim, geçmişte epey yüksek stres kaldırdım ancak fazlası bana zarar veriyor... Rab rızıkları ta ezelden tayin etmiştir o yüzden hiç endişe etmeye gerek yok dostlarım. Çünkü ne demişler, rızkınız sizin onu aradığınızdan daha çok o sizi arıyor... :)

Rab cümlemize sağlık versin... Bu olursa gerisi teferruat... :)

6 Haziran 2024 Perşembe

Zaman Yolculuğu Geçmiş Şimdi ve Geleceğin Kısa Tarihi

Arkadaşlar bu kitaptan birazcık alıntılar yapacağım, zamanda yolculuk mevzusuna dikkatleri tekrar çekmek için diğer iki zamanda yolculuk kitabından yapmaya başladığım gibi... :) Altını çizmeye değer bulduğum yerleri sizlerle paylaşıyorum, bu post da inşallah zaman içinde devam edecektir okundukça ve altları çizildikçe... :) 


--------------------------------------------------------------------------------------

Geometricilere göre dördüncü boyut, bilinen bütün yönlerle arasında doksan derecelik bir açı bulunan bilinmeyen bir doğrultuydu. Bunu gözünde canlandırabilen var mı? Bu, hangi yöndür? Daha fazla boyut bulunması gerektiği şeklindeki cebirsel olasılığı henüz 17. yüzyılda fark eden İngiliz matematikçi John Wallis, bunların, "Doğada bulunması, bir Kimera ya da Sentor bulmak kadar bile olası olmayan bir canavar olduğunu söyledi.

Not: Kimera: Eski hikayelerde aslan kafalı, keçi gövdeli, uzun kuyruklu, ateş kusan korkunç yaratık.

Sentor: Yunan mitolojisinde başı, göğsü ve kolları insan, geri kalanı at formunda olan yaratık.

Yine bilimsel spekülasyondan ilham alan Edgar Alan Poe, 1945'te şunları yazdı. "Hiçbir düşünce yok olamayacağı gibi, hiçbir eylem de sonsuza dek sonuçsuz kalmaz."

----------------------------------------------------------------------------------------

Zaman gezgini de "her şeyi gören bir gözlemci"dir:

Her şeyi gören bir gözlemci için unutulan bir geçmiş -varoluştan kalkmış görünen bir zaman parçası- veya henüz açığa çıkmamış boş bir gelecek yoktur. Her şeyi gören gözlemci, bütün şimdiyi algıladığı gibi, aynı zamanda, bütün geçmişi ve bütün kaçınılmaz geleceği de algılar. Hatta, şimdi, geçmiş ve gelecek, böyle bir gözlemci için anlamsız olacaktır: O her zaman tam olarak aynı şeyi algılayacaktır. O, adeta, uzay ve zamanı dolduran Değişmez bir Evren, her şeyin her zaman aynı olduğu bir evren görecektir.

"Eğer geçmişin bir anlamı varsa," diye devam eder, "o da belli bir yöne bakmaktır; ' gelecek' ise aksi yöne bakmak demektir."

Değişmez Evren bir hapishanedir. Özgür olduğunu söyleyebilecek tek kişi Zaman Gezgini'dir.

------------------------------------------------------------------------------------------

Evet dostlarım sayfa 21'e kadar geldik ve ilk bölümü bitirdik ve burayı daha önce de okumuştuk ve bir tekrar oldu... Şimdi çayımız kalmadığından bir kuşburnu yapalım kendimize... :)

------------------------------------------------------------------------------------------

Bedenin, hep şimdiki zamanda, geçmişle geleceği ayıran çizgide, hareket eder. Ama zihnin daha özgürdür. Düşünebilir; ve o anda şimdidedir. Hatırlayabilir; ve bir çırpıda geçmiştedir. Hayal edebilir; ve bir çırpıda gelecektedir, bütün olası geleceklerden hangisini isterse. Zihnin zamanda yolculuk edebilir! -Eric Frank Russell (1941)

ZAMAN YOLCULUĞUNUN, DAHA DOĞRUSU zaman yolculuğu kavramının ancak yüz yaşında olduğunu fark etmek ne tuhaf. Sözcük İngilizcede ilk 1914 yılında, Wells'in Zaman Gezgini'nden türetilerek kullanılır. Geleceğe yolculuk edilebilir mi? Gelecekte nasıl bir dünya var? Geçmişe yolculuk edilebilir mi; tarih değiştirilebilir mi? Nasıl olduysa insanlık bu soruları sormadan dört bin yıl geçirmeyi bir şekilde başardı. Bu sorular hiç doğmadı.

Eski zamanlarda insanlar için geçmişe ya da geleceğe gitmek çok çok uzaklarda titreşen zayıf bir ışıktan başka bir şey değildi. Zaman yolculuğu nadiren birilerinin aklına düşerdi. Repertuara dahil değildi. Uzamda yolculuk bile demiryolları döşenene kadar modern standartlara göre az ve yavaştı.

Ama biraz zorladığımızda, tartışmalı da olsa bazı erken zaman yolculuğu örnekleri, adı konmamış zaman yolculukları bulabiliyoruz. Örneğin, Hindu destanı Mahabharata'da Kakudmi adındaki karakter Brahma'yla tanışmak için göğe yükselir ve döndüğünde çağlar geçtiğini, tanıdığı herkesin ölmüş olduğunu görür. Eski zamanlardan bir Japon balıkçı olan Urashimo Taro da benzer bir kaderi paylaşır; geri dönüşü olmayan bir sıçrayışla evden çok uzağa, geleceğe gider. Keza, Rip Van Winkle'ın da uykusunda zaman yolculuğu yaptığı söylenebilir. Ayrıca, rüyada zaman yolculuğu, halüsinojenlerle zaman yolculuğu ve hipnotizmayla zaman yolculuğu da vardı. Bir de 19. yüzyıl edebiyatında şişeye konan mesajla yapılan zaman yolculuğu örneğinden bahsedilebilir: Yazarıysa, tarih satırında "'SKYLARK' BALONU, 1 NİSAN 2848" yazan ve hayali bir denizde yüzen "mantar tıpalı bir kavanozda" bulduğu "tuhaf görünümlü bir el yazması"nı anlatan Poe'den başkası değildir.

Bizler, atalarımızın sahip olmadığı bir zaman duygusuna ulaştık. Uzun zamandır yoldaydı. 1900 yılıyla birlikte, zaman ve tarihler konusunda bir öz-bilinç meşalesi yandı. 20. yüzyıl yeni bir güneş gibi yükseliyordu. "Zamanın karnından hiçbir yüzyıl çıkmadı ki gelişi gece yarısı ayinleri ve seküler festivallerin çok çok sekiz gün öncesinden kapı açacağı büyük beklentiyi, evrensel umudu yaratsın," diye yazdı Philedelphia Press'in başmakale yazarı.

Zaman Makinesi tek yöne bakmaktadır: ileri. Aslında kol geri çekildiğinde geçmişe gidebilmektedir, ama Zaman Gezgini geçmişe gitmekle hiç ilgilenmez. İyi de oldu, diyor Zangwill. Düşünün ne zorluklar çıkardı. Geçmişimizde araya kaynak yapmış bir Zaman Gezgini yoktu. İçinde bir Zaman Gezgininin bulunduğu bir geçmiş farklı bir geçmiş olur, yeni bir geçmiş. Bunlar kelimelere dökülmesi kolay şeyler değildi:

Geçmişe gitseydi, kendisi ve yeni icat ettiği makinesi belirdiğinde, ex hypothesi [teorik olarak] gerçeğe uymayan bir Geçmiş üretmiş olacaktı.

Bir de kendisiyle karşılaşma meselesi var. Bunu ilk fark eden Zangwill'dir ama sonuncu olmayacaktır:

Kendi eski hayatına girmiş olsa, aynı anda, farklı yaşlarda, iki kişi olarak var olacaktı; Sir Boyle Roche'u bile zorlayacak bir marifet. :)

(Zangwill'in okurları Roche'u "Sayın Bay Sözcü, aynı anda iki yerde birden bulunamam, tabii kuş değilsem, " demiş olan İrlandalı bir siyasetçi olarak hatırlayacaktır.

Kitap eleştirmenleri geldi geçti ve kısa  süre sonra filozoflar oyuna dahil oldu.  Zaman yolculuğunu, laternacıdan gözlerini alamayan orkestra şefininkine benzer bir mahcubiyetle dikkate aldılar. "Çağdaş kurgudan önemsiz bir örnek," dedi Columbia Üniversitesi'nden Profesör Walter Pitkin 1914'te Journal of Philosophy'de yazarken. Bilimde -zamanın ölçülebilir ve t olarak bilinen mutlak bir nicelik olduğu alemde- bir şeyler uyanıyordu ve filozoflar huzursuzdu. Yeni yüzyılın ilk yıllarında, zaman konusuyla ilgilenmeye başladıklarında, içlerinde başı çeken biri vardı: genç Fransız Henri Bergson. ABD'de, aksi halde "psikolojinin babası" olma şanıyla yetinecek olan William James, Bergson'la yeniden canlandı. "Eserlerini okumak beni cesur yaptı," dedi James 1909'da. "Bergson okumasaydım, asla bir araya gelemeyecek iki ucu birleştirme umuduyla bitmez tükenmez sayfalar karalamaya devam edecektim." (Ayrıca, "İtiraf etmeliyim, Bergson öylesine özgün ki, çoğu fikri beni bütünüyle şaşkına çeviriyor," diye de ekledi.)

Bergson, boş, homojen bir ortamı ifade eden uzay zaman kavramının -Newton'un mutlak uzayının- ne kadar yapay olduğunu hatırlamamızı ister. Bu, insan zekasının bir yaratımı, diye kaydeder: "İnsan, niteliksiz bir uzayı algılamasını ya da anlamasını mümkün kılan özel bir yeteneğe sahiptir de denebilir." Hesaplama yaparken bilim insanları bu soyut uzay boşluğunu faydalı bulabilir, ama onu gerçeklikle karıştırma hatasına düşmemeliyiz. Zaman söz konusu olduğunda bu daha da önemli hale gelir. Mekanik saatlerle zamanı ölçerken, zamanın grafikte bir eksen olduğu şemalar çizerken, zamanı uzayın başka bir versiyonu olarak hayal etme tuzağına düşebiliriz. Bergson'a göre, t ile gösterilen zaman, fizikçilerin saatlere, dakikalara ve saniyelere böldüğü zaman, felsefeyi bir hapishaneye çevirmiştir. O, değişmez olanı, mutlak olanı, ebedi olanı reddeder. Akışı, süreci, oluşu kucaklar. Bergson'a göre, zamanın felsefi analizi, insanın onu nasıl deneyimlediğinden ayrılamaz: bilinç hallerinin örtüşmesi, süre -la duree- olarak deneyimlediğimiz kesintisiz geçişler...

Bergson zamanla uzayı katıştırmak yerine birbirinden ayrı tuttu: "Zaman ve uzay,  her ikisi de kurgusal hale geldiğinde, iç içe geçmeye başlar." Uzayı değil, zamanı bilincin özü olarak gördü; anların heterojen akışını, yani süreyi ise, özgürlüğün anahtarı. Filozoflar fiziğin peşi sıra yeni bir yola girmek üzereydi ve Bergson geride bırakılacaktı, ama şimdilik fazlasıyla popülerdi. College de France'daki dersleri tıklım tıklımdı, Proust düğününe katıldı ve William James onun bir sihirbaz olduğunu söyledi. "Akışa dal yenien o halde" diye haykırdı James. "Yüzünü duyulardan yana dön, rasyonalizmin küfrettiği o bedenselliğe" Fizikle yolu burada ayrıldı.

Gerçekte var olanlar, olmuş şeyler değil, olmakta olanlardır. Olduklarında, ölürler. [...] Felsefe, gerçekliğin hareketi konusunda bu türden canlı bir anlayışın peşine düşmelidir, bilimin arkasına takılıp onun ölü sonuçlarının parçalarını boş yere tamire çalışmamalıdır.

------------------------------------------------------------------------------------------

Dostlarım sayfa 48'e kadar okuyup, sizlere sayfa 40'a kadar altlarını çizdiğim yerleri paylaşmış bulunmaktayım... Allah'a emanet olun... :)

Güzel Bir Gün Başlıyor :)

 Arkadaşlar herkese iyi sabahlar,

Bugün de ezandan hemen önce uyandık... :) İlaçlarımızı aldık... :) Birazdan nasipse kahvemizi yapıp, abdestimizi alıp, gene farz ibadete eğileceğiz... :) Kuşlar ötüşmeye başlamış bile... :) Az sonra dost Hüdavendigar'ı okumaya başlayabiliriz ibadetten sonra... 3-5 şiir okusak dahi bize moral olur onun güzel sözleri... :)

Şöyle bir şarkı çıkarmış Kenan Doğulu, ilk defa dinleyeceğim belki de şimdi gördüm... Hep beraber dinleyelim... :)


Divan'da sayfa 58'e geldik dostlar VII-2'de (bu ikinci turumuz...) :)

Fazla delilik şarabı bize yaramaz ey Mevlana, bize akıl şarabı lazım... Dost Atatürk'ün ilim ve fen şarabı... :) Akıl şarabından içersek Süleyman Nebi'nin de dediği gibi fehmi arttırmada ve daha rahat kavramadayız... Delilik şarabı ekstra cesaretten öte çok bir şey katmaz bize... :)


Dostlarım akıl şarabı dedik de, gönlümüz bu sabah hiç ders çalışmak istemiyor... Eee ne demişler zorla güzellik olmaz... Vardır bunda da bir hikmet... Hemen zamanda yolculuk kitaplarımızı çıkartalım... 3 tane var elimizde bilimsel kitap demiştik... Akıllı akıllı, deliliğe mahal vermeden okuyalım... :) Az uyuduğumuzdan 10-11 gibi uykumuz gelirse biraz daha uyuruz, şimdi de biraz uykumuz var zaten... Kahve açmada bizi... :) Saat 5.50... Bilimden ve fizikten akalım dostlar... Yüksek akıl gerektirir elbette... :) Ve sağlıklı akıl... :) Ortadaki ve sağdaki kitaptan epey alıntılarımız vardı dostlar zamanda yolculuk tag'inde... :) Biraz da soldaki kitaba geçelim... Bugün uykumuz gelene kadar konumuz bu kitaplar olsun... :) Dersler sonraya kalsın... :)


Dostlarım biraz yazdık yeni posta, sabah sabah yemek yemeyince başımız dönüyor, hemen kuşburnunun yanına tuzlu ve süper lezzetli bir bisküvi ekledik... :)

Hem diş ağrım hem de baş ağrım için bir Parol aldım dostlar... :) Biraz açlığımızı bastırdık neyse ki... :)

Dostlarım bir de şu var ki bugüne kadar ibadetleri pek çok zaman iyi kötü yaptık... Birazdan fazla da olsa yaptık... Bundan sonra inşallah farzları pek kaçırmadan, vaktinde ve Hakk'ı tesbih edip ilim, bilim ve çalışmanın peşinde koşarak, cömert bir şekilde yaşarız inşallah... Allah'tan yaşımız 37, Allah bilir belki bir bu kadar belki biraz daha az ya da fazla zamanımız olabilir... Hakk'ın menzillerinde mesafe katetmeye bakalım... :)

Dostlar, şimdi biraz zamanda yolculuk postuna da biraz da olsa yazdık ya bir bölüm okuduk... Oradan hemen devam edesimiz gelmedi... Birazcık içimizi ısıtmak için şanlı Süleyman Nebi'nin mesellerine bakalım kaldığımız yerlerden... :) Çok mutluyuz Rab'be şükürler olsun... :) Biz öyle bir iş yapmalıyız ki hiç sıkılmamalı ve bol boş vakit olmalı ya da kalmalı bize... :) Ve olabildiğince özgür olmalıyız... :)

17. babı okuduk arkadaşlar ve bir bablık ilim şimdilik bizi ısıttı... :) Her vakitte bir bab okusak yeter de artar bile, o da 5 sefer oluncaya kadar, belki sonra da bakarız... :)
Size bir sözünü söyleyeyim mübareğin:
-17.bab'tan- 
22) Mutlu kalp ilaç gibi faydalıdır. Fakat kırılmış ruh (insanın) kemiğini kurutur. :)


Arkadaşlar şu da daha önce de paylaştığım gibi benim kanalım:
Buraya baktıkça mutlu olmadayım, güzel işler başarmışım diye, daha çok az para kazanabildim ve henüz hesabıma da yatırmadım kazancı oyunlarımdan... Size açıkça söyleyeyim sadece 14$ kazanmışım onun da sadece 10.5 $'ı bana yatacak inşallah... :) Çok komik bir rakam da olsa güzel, o da dostlardan... :)

Oyunları geliştirdikçe, oyunlara eklemeler yaptıkça buraya ekleyeceğim inşallah... Şimdi final dönemindeyiz, yoksa ben gene oyunlarımı yapardım... :) Şimdi oyun işine bir girersem tüm günümü alır, çıkamam... O bakımdan biraz beklemede bir 24-25 gün daha... :)

Dostlarım saat 8.00 olmuş ve bizim iyice uykumuz gelmiş... 3-4 saat de olsa uyumakta fayda var gibi... :)

Ancak oyunları bitirip de Google Play ve Apple Store da koyarsak zamanla o vakit kazançlar da çok artabilir... Zamanla ve sabırla... :)

Bir 35-40 dakika kadar dinlendim sadece dostlarım, uyuyamadım ve saat de 8.45'i geçiyor şu anda... :) Belki öğleden sonra uyuruz... :)

Dostlar güzel bir kahvaltı yaptık sandviç... :) Saat de 9.55 olmuş... :)

Arkadaşlar bugün biraz dinlendim öğleden sonra ve ikindi sonrası da kalmışımdır... :) Henüz hiç çalışamasam da çok mutluyum... :) Biraz derslere tekrar gayret etmeli, biraz da namazlara eğilmeliyim... :)

Arkadaşlar bu gece 4 dersi + dünkü yarım dersi izlemeden uyumak yok... Saat kaç olursa olsun oturulacak ve ders çalışılacak... Şimdi de balkonda güzel az sütlü kahve içiyoruz... :)

Dostlarım önce bir buçuk ders izledik... Birini birazcık hızlı geçtik daha önce de izlediğimizden... :)

Ardından öğleyi önden alıp ikindiyi yetiştirdik, ardından biraz yemek yedik, ardından akşamın farzına eğildik... :) Ardından da yemeği tamamladık... :) Şimdi sırada çay faslı var... :)

Çayımızı da doldurduk, Parol ağrı kesicimizi de aldık diş ve baş için... :)

Bugün 3 tane daha Bilgisayar Organizasyonu ve Mimarisi  dersi izlemeliyiz... :) Zaten sınavlara çalışmaya başlamadan biraz önce de yaklaşık 7 hafta kadar gelmiş olmalıydık... :)

Şu Yunus Emre'nin sözleri ne kadar güzel bir daha paylaşalım ve tekrar tekrar dinleyelim... :)


Dostlar bir fikir değişikliğiyle Bilgisayar Organizasyonu ve Mimarisi dersinden 3 tane izlemekten vazgeçtik... Onun yerine önce bir bilim tarihi, ardından veri tabanı yönetim sistemleri ardından da felsefe dinleyelim... :) 22.00'de başlayalım ve 01.00 olmadan da bitirelim inşallah... :)

Dostlar bilim tarihi ve veri tabanı yönetim sistemlerini izledik ve çok uykumuz geldi, birazcık da hızlı geçtik hatta ikinci dersi... :) Felsefe de yarına kalsın... Yarın toplam 5 ders izlemeliyiz... :)

Şimdi saat 23.35'e gelirken uyuyalım yavaştan... :)

5 Haziran 2024 Çarşamba

Harika Bir Gün

 Merhaba dostlar,

Harika bir Çarşamba sabahına uyandık, şükürler olsun Mevla'mıza... :) Dün gece 23.00 gibi yatıp, 10.00 gibi de kalktık...  Bugün biraz fazla uyumuşuz, ancak uyanırken acaba akşam mı oldu demedik de değil, meğersem daha çok geç değilmiş neyse ki... :)

Dostlarım, kahvaltıda anacığımızın yaptığı poğaçadan 1 adet yedik ve bir çay içtik... Ardından duşumuzu aldık ve şimdi bir çay daha doldurduk... :) İlacı çeyreğe tamamladık ve balkonun keyfini çıkartıyoruz... :) Süper bir hava var şimdilik aşırı sıcak sayılmaz ama birazcık sıcak... :)

Çaydan sonra abdestimizi alalım ve sabah namazlarıyla virdine duralım hemen... :) Bugün ikinci uykuya dalmak yok nasılsa, yeterince uyumuşuz... :)

Size keyifli bir Rafet El Roman şarkısı açayım arkadaşlar, dinleyin ve neşelenin... :)


Dostlarım, beynimizde psikozvari durumlar olduğundan ilaç alımlarından da dolayı, sadece sabah namazının farzı ve aşağıdaki tesbihatlarla yetindik, sünneti, şükür namazını ve uzun virdi yapamadık... Önce sağlık, hem Mevlana'da bir şiirinde bırak sünneti farzları kıl gibi bir şey söylemişti bizlere... :)

1) 33 kere Türkçe okunuşu:

“Subhânallâhi ve’l-hâmdü lillâhi ve lâ ilâhe illallâhü vallâhu ekber ve lâ hâvle ve lâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm.”

Anlamı:

“Allah eksik sıfatlardan münezzehtir. Hamd Allah’adır. Allah’tan başka ilah yoktur ve Allah en büyüktür. Allah’tan başkasında güç ve kudret yoktur.”


2) 33 kere Allahümme salli ala seyyidina muhammedin ve ala seyyidine muhammed Anlamı:Ey Allah'ım! Efendimiz, büyüğümüz Muhammed'e evladu iyaline ashabına salatu selam eyle. (Rahmet et,selametlik ver.)

3) 100 kere Allah (kısa vird-i mevlevi yerine geçer)

4) 34 kere benim kendi tesbihim: Allahu ekber Allahu ekber la ilahe illallah ve eşhedü enne muhammeden resulullah.

Şimdi dostlarım bir güzel kahve yapalım ve bir ders seçip çalışalım hayırlısıyla, bu beyin bize her zaman lazım, fazla yakmaya gelmez... Hiç yakmadan soğutmalı, serinletmeli... :)) Bunun için de bir güzel soğuk su içelim önce büyük bir bardakla... :)

Suyu doldurduk ve az sütlü kahveyi de yaptık, iki de şeker kattık... Keyfimiz mis... :) Rab'be çok şükür... Biraz sonra ders faslına başlayacağız inşallah, sadece birazcık dinlenelim, beynimizin yangını soğusun önce... :)

Evet dostlar, felsefenin de 5. dersini izledik... Platon'un idealist, Aristo'nun realist olduğunu öğrendik... Hocamız bol bol Aristoteles üzerinde durdu... Onun fikirlerinden bahsetti... Onun çalışmalarından varlığa nasıl bir bilimsel ve akılcı bir yaklaşımla yaklaştığından bahsetti... :) Ben de eserlerini merak etmedim değil... Nice büyük düşünürü etkilemiş belki de felsefenin babası diyebileceğimiz isim... :) Sokrates de babadır ama, keza Platon da öyle... :) Zaten hepsi birbirinin öğrencisiymiş sırayla Sokrates, Platon ve Aristoteles diye... :)  

Öğlen gene farzlara eğildik ve yukarıdaki tesbihatı sadece 3) ve 4) nolu maddeler yer değiştirerek tespih ettik... :) Mutluyuz şükürler olsun, 2 poğaça daha yedik... :)

1000 besmeleyi ikindiye ya da akşama bırakacağız gibi nasipse... :)

Şimdi yeni bir ders seçelim ve çalışmaya devam edelim... :)

Arkadaşlar bir de gene çeyreğin yarısına yakın ufak bir parça ilacı içtik kafa biraz manikleşince.... Bu 3. çeyreğin yarısıydı... 6 çeyrek yarısı yani toplamda 3 çeyrek 150 mg bize yetecek inşallah yetmezse son 25 mg'ı da çok arada ekliyoruz... :)

Şimdi kendimize bir kupa daha kahve yapalım ve bu mutlulukla ağız tadıyla içelim... Keyifliyiz dostlar ve balkondayız... Çok şükür Mevla'ya... :) Bir de dediğimiz gibi seçeceğimiz derse karar verelim... :)

Ben tam 30 tane felsefe kitabı okudum dostlar, hepsi de aynı yayınlardan çıkan küçük kitaplar... Muhteşemlerdi... Sokrates'i de Platon'u da okumuştum... :)


Platon'un Sokrates'in Savunması'na da başlamıştım ve devam da etmeliyim... :) Bir de bunun Aristoteles versiyonu da varmış (üstteki kitapların) onu henüz okumamıştım... Alayım onu da inşallah...

İkinci bilgisayar organizasyonu ve mimarisi dersinin yarısına yakınında durduk arkadaşlar çünkü epey karışıktı... Bu dersten 15 almıştık ve sadece ilk haftayı izlemiştik vizelerde.... Şimdi biraz içerik okuması yapalım... :) İçerik okumak da sıkıcıydı... Bu dersin hem kalan videosunu hem de içerik okumasını geceye bırakalım... :) Şimdi 3. bir yeni ders seçelim ve rahat rahat dinleyelim... Bizi germesin, rahat çalışalım... :) Felsefeden 6. dersi izleyelim, hem çok hoşumuza gidiyor... :)

Arkadaşlar, 6. ve 7 dersleri de izledik felsefeden ve 4 derse baktık toplam  bugün... 3'ü felsefeydi... :) Şimdi sırada felsefe okumaları yapmak var içerikten geldiğimiz yere kadar, gece de ikinci dersi tamamlamak üstteki yarım kalan ve o derste geldiğimiz yere kadar içerik okuması yapmak olsun... :)

İbadetler ve aynı tespihi de başardık Allah'ın izniyle... :)

Saat de şu anda 20.00'yi geçiyor ve biz 5. çeyreğin yarısı ilacı da aldık... :)

Şimdi bir çay yapalım şöyle fincanda ve gene keyfe keyif katalım Allah'ın izniyle... :) Az sonra nasipse akşam ezanı okunur ve çağrıya kulak veririz inşallah... :)

Evet dostlarım, şimdi de çayımızı içip balkonda felsefe okumaları yapıyorduk içeriği... Hocamız çok iyi... Diyor ki bu felsefe de neyin nesi? :)))) 6. çeyrek ilacımızı da demin aldık ve bugünkü 150 mg'a tamamladık... :)

Dostlarım, ibadet ve uzun tesbihat faslını tamamladık çok şükür... :) Besmeleyi de unutmadık elbette... :) Şimdi dostlarım saat 23.16 olmuş ve biraz da Mevlana Hüdavendigar'ın yani manevi babamızın Divan-ı Kebir'ine bakalım... :) Son ciltteyiz, VII-2'deyiz ve ikinci turdayız. Bu cildi bitirirsek hepsini 2 tur bitirmiş olacağız bu şiirlerin ve nasipse üçüncü tura geçeceğiz... O kadar güzel yazmış ki mübarek 10 defa okusam bıkmam 8 kitabı da... :) Ancak o kadar da okuyamam muhtemelen ömür yetmez çünkü daha okunacak bir çok kitap var... :) Ancak 3 tur hem Mesnevi'yi hem Divan-ı Kebir'i tamamlarsam süper olur... :) Mesnevi'de de ikinci turdayım, Kuran-ı Kerim'de de... :)
Mevlana'nın eserlerini 3 defa, Kuran-ı Kerim'i ise 7 defa okuma hedefim var, tabii meali, Arapça'dan anlamam... :) Zaten önemli olan da manadır... :) Belki de bu divandan sonra hemen Mevlana'nın şiirlerine dalmayacağım da dostu Şems'in sözlerinden oluşan Makalat'ı, Mevlana'nın Fihi Ma Fih'i, Sadi Şirazi'nin Bostan ve Gülistan'ı, Hazreti Süleyman'ın Meselleri'ni okuyacağım inşallah... Süleyman Peygamber'in Meselleri çok güzel en az 5 defa tamamlamalıyım sadece meseller bölümünü ömrüm varsa... :) Bir de Mevlana'nın rubaileri vardı onu da bir defa okumuştum, zaten küçük bir kitaptı, onu da inşallah 2 kez daha okurum... :)


Dostlarım bugün sadece bir işi biraz eksik yaptık o da ikinci ders yani Bilgisayar Organizasyonu ve Mimarisi dersini yarım bıraktık, içeriği de... Onlara da ömrümüz varsa yarın bakmak istiyoruz, 4 dersin haricen, felsefe içeriğinde de daha ilk ünitedeyiz... :) ne güzel Mevla'mız var ve bizi şen kılıyor... O'na dua ediyoruz ve içimizdeki sevgisini ve ilmimizi arttırıyor... Ne kadar mükemmel ve mübarek bir Mevla'mız var... :) Kullarına hidayeti, ilmi, sevgiyi ve hikmeti öğretsin tüm uygun olanlara inşallah... :)
40'tan 47'ye kadar geldik dostlar bu VII-2'de... :)

Yatmadan önce bir de şunu söylemeliyim dostlarım, Mevla'mız kullarından nimetlerini de esirgemesin inşallah... Nimetler de çok önemli... :) Saat de 00.05'e geliyor ve yatıyoruz artık... Hayırlı geceler... :)

Bitter Sweet Symphony :)

 Merhaba dostlarım, Zaman yolcusunun adımlarını takip etmekten vazgeçiyorum... Elif'ten de vazgeçiyorum... Mecbur muyum zaman yolcusunu ...